Modal content
×

T.C. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI

WEB SİTESİ GİZLİLİK VE ÇEREZ POLİTİKASI

T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından işletilen www.icisleri.gov.tr web sitesini ziyaret edenlerin kişisel verilerini 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca işlemekte ve gizliliğini korumaktayız. Bu Web Sitesi Gizlilik ve Çerez Politikası ile ziyaretçilerin kişisel verilerinin işlenmesi, çerez politikası ve internet sitesi gizlilik ilkeleri belirlenmektedir.

Çerezler (cookies), küçük bilgileri saklayan küçük metin dosyalarıdır. Çerezler, ziyaret ettiğiniz internet siteleri tarafından, tarayıcılar aracılığıyla cihazınıza veya ağ sunucusuna depolanır. İnternet sitesi tarayıcınıza yüklendiğinde, çerezler cihazınızda saklanır. Çerezler, internet sitesinin düzgün çalışmasını, daha güvenli hale getirilmesini, daha iyi kullanıcı deneyimi sunmasını sağlar. Oturum ve yerel depolama alanları da çerezlerle aynı amaç için kullanılır. İnternet sitemizde çerez bulunmamakta, oturum ve yerel depolama alanları çalışmaktadır.

Web sitemizin ziyaretçiler tarafından en verimli şekilde faydalanılması için çerezler kullanılmaktadır. Çerezler tercih edilmemesi halinde tarayıcı ayarlarından silinebilir ya da engellenebilir. Ancak bu web sitemizin performansını olumsuz etkileyebilir. Ziyaretçi tarayıcıdan çerez ayarlarını değiştirmediği sürece bu sitede çerez kullanımını kabul ettiği varsayılır.

1.Kişisel Verilerin İşlenme Amacı

Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz aşağıda sıralanan amaçlarla T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından Kanun’un 5. ve 6. maddelerine uygun olarak işlenmektedir:

  • T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından yürütülen ticari faaliyetlerin yürütülmesi için gerekli çalışmaların yapılması ve buna bağlı iş süreçlerinin gerçekleştirilmesi,
  • T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından sunulan ürün ve hizmetlerden ilgili kişileri faydalandırmak için gerekli çalışmaların yapılması ve ilgili iş süreçlerinin gerçekleştirilmesi,
  • T.C. İçişleri Bakanlığı tarafından sunulan ürün ve hizmetlerin ilgili kişilerin beğeni, kullanım alışkanlıkları ve ihtiyaçlarına göre özelleştirilerek ilgili kişilere önerilmesi ve tanıtılması.
 
2.Kişisel Verilerin Aktarıldığı Taraflar ve Aktarım Amacı

Web sitemizi ziyaret etmeniz dolayısıyla elde edilen kişisel verileriniz, kişisel verilerinizin işlenme amaçları doğrultusunda, iş ortaklarımıza, tedarikçilerimize kanunen yetkili kamu kurumlarına ve özel kişilere Kanun’un 8. ve 9. maddelerinde belirtilen kişisel veri işleme şartları ve amaçları kapsamında aktarılabilmektedir.

3.Kişisel Verilerin Toplanma Yöntemi

Çerezler, ziyaret edilen internet siteleri tarafından tarayıcılar aracılığıyla cihaza veya ağ sunucusuna depolanan küçük metin dosyalarıdır. Web sitemiz ziyaret edildiğinde, kişisel verilerin saklanması için herhangi bir çerez kullanılmamaktadır.

4.Çerezleri Kullanım Amacı

Web sitemiz birinci ve üçüncü taraf çerezleri kullanır. Birinci taraf çerezleri çoğunlukla web sitesinin doğru şekilde çalışması için gereklidir, kişisel verilerinizi tutmazlar. Üçüncü taraf çerezleri, web sitemizin performansını, etkileşimini, güvenliğini, reklamları ve sonucunda daha iyi bir hizmet sunmak için kullanılır. Kullanıcı deneyimi ve web sitemizle gelecekteki etkileşimleri hızlandırmaya yardımcı olur. Bu kapsamda çerezler;

İşlevsel: Bunlar, web sitemizdeki bazı önemli olmayan işlevlere yardımcı olan çerezlerdir. Bu işlevler arasında videolar gibi içerik yerleştirme veya web sitesindeki içerikleri sosyal medya platformlarında paylaşma yer alır.

Teknik olarak web sitemizde kullanılan çerez türleri aşağıdaki tabloda gösterilmektedir.

Oturum Çerezleri

(Session Cookies)

Oturum çerezleri ziyaretçilerimizin web sitemizi ziyaretleri süresince kullanılan, tarayıcı kapatıldıktan sonra silinen geçici çerezlerdir. Amacı ziyaretiniz süresince İnternet Sitesinin düzgün bir biçimde çalışmasının teminini sağlamaktır. (ASP.NET_SessionId)

 

Web sitemizde çerez kullanılmasının başlıca amaçları aşağıda sıralanmaktadır:

  • • İnternet sitesinin işlevselliğini ve performansını arttırmak yoluyla sizlere sunulan hizmetleri geliştirmek,
5.Çerez Tercihlerini Kontrol Etme

Farklı tarayıcılar web siteleri tarafından kullanılan çerezleri engellemek ve silmek için farklı yöntemler sunar. Çerezleri engellemek / silmek için tarayıcı ayarları değiştirilmelidir. Tanımlama bilgilerinin nasıl yönetileceği ve silineceği hakkında daha fazla bilgi edinmek için www.allaboutcookies.org adresini ziyaret edilebilir. Ziyaretçi, tarayıcı ayarlarını değiştirerek çerezlere ilişkin tercihlerini kişiselleştirme imkânına sahiptir.  

6.Veri Sahiplerinin Hakları

Kanunun “ilgili kişinin haklarını düzenleyen” 11. maddesi kapsamındaki talepleri, Politika’da düzenlendiği şekilde, ayrıntısını Başvuru Formunu’nu Bakanlığımıza ileterek yapabilir. Talebin niteliğine göre en kısa sürede ve en geç otuz gün içinde başvuruları ücretsiz olarak sonuçlandırılır; ancak işlemin ayrıca bir maliyet gerektirmesi halinde Kişisel Verileri Koruma Kurulu tarafından belirlenecek tarifeye göre ücret talep edilebilir.

 

  • e-Devlet
  • İçişleri Bakanlığı
  • Konya

Valilikler

T.C. Beyşehir Kaymakamlığı
T.C. Beyşehir Kaymakamlığı
T.C. Beyşehir Kaymakamlığı
  • KAYMAKAMLIK
    Kaymakam Kaymakamlık Birimleri Kaymakamlık Logosu İlçemizde Görev Yapmış Kaymakamlar İlçe Protokol Listesi Tarihçe Mevzuat
  • BEYŞEHİR
  • MAHALLİ İDARELER
    Beyşehir Belediye Başkanlığı Mahallelerimiz
  • HİZMETLERİMİZ
    Hizmet Birimleri Kamu Hizmet Standartları
  • GÜNDEM
    Haberler Duyurular
  • İLETİŞİM
°C
28
Mart2023
Parçalı Bulutlu
23
°C
5 Günlük Hava Tahmini
temizle
  • KAYMAKAMLIK
    • Kaymakam
    • Kaymakamlık Birimleri
      • İlçe Yazı İşleri Müdürlüğü
      • Açık Kapı Şefliği
      • İlçe Hukuk İşleri Şefliği
      • İlçe Bilgi İşlem Şefliği
      • İdare ve Denetim Şefliği
    • Kaymakamlık Logosu
    • İlçemizde Görev Yapmış Kaymakamlar
    • İlçe Protokol Listesi
    • Tarihçe
    • Mevzuat
  • BEYŞEHİR
  • MAHALLİ İDARELER
    • Beyşehir Belediye Başkanlığı
    • Mahallelerimiz
  • HİZMETLERİMİZ
    • Hizmet Birimleri
      • İlçe Jandarma Komutanlığı
      • İlçe Emniyet Müdürlüğü
      • İlçe Nüfus Müdürlüğü
      • İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü
      • İlçe Malmüdürlüğü
      • İlçe Sağlık Müdürlüğü
      • İlçe Tarım ve Orman Müdürlüğü
      • Meteoroloji Müdürlüğü
      • İlçe Sivil Toplumla İlişkiler Şefliği
      • İlçe Müftülüğü
      • İlçe Tapu Müdürlüğü
      • Gençlik Hizmetleri ve Spor İlçe Müdürlüğü
      • İlçe Sosyal Güvenlik Merkezi Müdürlüğü
      • İlçe Halk Kütüphanesi
      • Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Müdürlüğü
    • Kamu Hizmet Standartları
  • GÜNDEM
    • Haberler
    • Duyurular
  • İLETİŞİM
KAYMAKAMLIK
  • Kaymakam
  • Kaymakamlık Birimleri
    • İlçe Yazı İşleri Müdürlüğü
    • Açık Kapı Şefliği
    • İlçe Hukuk İşleri Şefliği
    • İlçe Bilgi İşlem Şefliği
    • İdare ve Denetim Şefliği
  • Kaymakamlık Logosu
  • İlçemizde Görev Yapmış Kaymakamlar
  • İlçe Protokol Listesi
  • Tarihçe
  • Mevzuat

İlçemizin Tarihçesi


 
BEYŞEHİR'İN TARİHİ
 
Geçmiş asılarda Beyşehir Gölünün de içinde olduğu bölge Pisidya adıyla anilırdı. Pisidya’da Karallia olarak bilinen bir şehir adıydı. Ramsay bu konuyu şöyle değerlendirir; “Biri gölün güneydoğusunda, Trogitis gölü’ne akan suyun ağzında, diğeri güneybatısında olmak üzere ihtimal iki şehir bulunuyordu. Bu ikincisinin Parlais olma ihtimali daha kuvvetli olduğu için birincisini Karallia olarak kabul etmeniz lazım geliyor.” Yine Ramsay’a göre Karallia Bizanslılar zamanında Skleros adını almıştır. 

Daha sonra harap olan Karallia, Viranşehir adını almıştır. Onüçüncü yüzyılın ilk yarısında, Selçuklu Sultanı Alaeddin Keykubad devrinde, muhtemelen 1240’tan biraz önce çoğunluğunu Üçoklar’ın oluşturduğu Türkmenler tarafından yeniden kurulmuştur. Eşrefoğulları’nın hakim olduğu dönemden itibaren Viranşehir’in adı Süleymanşehir olmuştur. 

Beyliğin merkezi olmasından dolayı geçen zamanla beraber beyin şehri olarak anılır. Bundan dolayıda Beyşehir adını alır. Beyşehir adının bir de efsanevi hikayesi vardır. Buna göre; Trogitis’de bulunan Seydi Harun Veli şimdi kendi adıyla anılan camiyi yaptırmaktadır. Eşrefoğlu Mehmet Bey de ona malzeme yardımında bulunur. Sonrasında gelişen olaylar onları dost yapar. Eşrefoğlu, Trogitis’e Seydişehir adını verirken Seyyid Harun Veli de Süleymanşehir’e Beyşehir adını vermiştir. Görüldüğü gibi Beyşehir’in akıp giden zaman içinde aldığı adları incelerken tarihinin kilometre taşları da hemen belirmektedir. 

Muhtemelen Beyşehir ve çevresinin tarihi M.Ö 7000’li yıllara kadar uzanmaktadır. Yapılan araştırmalar Beyşehir’in daha o dönemde önemli bir yerleşim alanı olduğu gerçeğini ortaya çıkarmıştır. M.Ö 5700-M.Ö 5300 arasına tarihlenen Erbaba Höyüğü kalıntıları bunun en somut göstergesidir. Kıstıfan Köyü yakınlarındaki höyükteki kazılarda Kanadalı bilim adamları Jacgues ve Louisse Alpes Bordaz çifti tarafından yapılmıştır. (1968-1975). 

Erbaba Höyüğü ile ilgili olarak yapılan değerlendirme şöyledir: “Beyşehir’in 10 km kuzeybatısında deniz düzeyinden 1130 m yüksekliğindeki doğal bir tepenin üstünde, günümüzden yaklaşık 7500 yıl öncesine tarihlenen R.Solecki’nin yörede yüzey araştırması yaparken bulduğu höyük, Jacques ve Luiesse Alpes Bordaz başkanlığındaki bir ekipçe kazılmaktadır. Yaklaşık 80 m çapındaki Erbaba’da dört kat saptanmıştır. En alttaki 4. kattan pek fazla bir şey çıkmamış en çok buluntu 3. katta ele geçmiştir.” 

1. 2. ve 3. katlardaki yapıların temellerinde büyük taş bloklar kullanılmıştır. Duvarlar ise, çamur harçla örülmüş kireçtaşı bloklarla yapılmıştır. Duvar kalınlığı 60 cm’den fazladır. 3. kattaki bazı duvarlar kırmızı renkli sıvayla kaplanmıştır. Birbiriyle yakın diziler halindeki dikdörtgen planlı evler kuzeydoğuya bakmakta, içeriye damdan girilmektedir. Evlerin batısında bölme duvarları vardır. döşemeleri sıkıştırılmış topraktan yapılmıştır. Erbaba’da taş alet yapımı oldukça gelişmiştir. Bunların arasında çakmak taşı yada doğal camdan yapılmış yongalar, kazıyıcılar, orakdilgiler, çentikli ve dişli dilgiler sarp kenarlı dilgiler, uç ve yuvarlak kazıyıcılar, delici ve kalemler çoğunluktadır. Ok ucu az bulunmuştur. Öğütme taşları oldukça çoktur. Vurgu taşarlı, tokmaklar, perdah aletleri, ufak küreler, cilalı taştan küçük yassı baltalar ve renkli taş boncuklar öbür taş buluntularıdır. Ayrıca kemik ve boynuzdan bizler, gözlü iğneler, çuvaldızlar, mablaklar, kaşıklar, saplar ve pişmiş topraktan heykelcikler ele geçmiştir. Erbaba çanak çöleği ‘deniz kabuklu’ ve ‘ince taşcıklı’ olmak üzere iki gruba ayrılır. Üst katlardan çıkan ‘deniz kabuklu’ çanak çömlek kırmızı, kahve yada sarımsı kurşuni renkte kaba hamurdan yapılmış olup, iyi açkılanmıştır ve tek renklidir. Bunların çoğu dar ağızlı çömlekler yada kenarları dik, dipleri düz, kulpları yarım ay biçiminde kaplardır. İnce taşçıklı çanak çömlek daha çok alt katlarda ele geçmiştir. Hamurlar kaba, donuk siyah yada kahverenkli bu kapların yüzeyleri açkılıdır. Biçimleri üst katlarda görülenlerle aynıdır. Yalnız kulpları düşey ve deliktir. Çok sayıda hayvan kemiğinden Erbaba’da koyun, keçi ve sığırın evcilleştirilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Erbaba evcil keçi ve koyun kemiklerinin kesinlikle birbirinden ayrılabildiği bir buluntu yeri olarak çok büyük önem taşır. Erbaba ‘emmer ve einkorn buğdaylarıyla sert arpa , mercimek ve bezelye tarımı yapıldığı saptanmıştır. Hiç mezar bulunmamış ama 3. katta dağınık olarak insan kemiklerine rastlanmıştır. Günümüzde söz konusu höyüğün hemen yanında Beyteks-Tekstil fabrikası faaliyet göstermektedir. Geçmiş nesillerin geçiş noktası olan bu çevrede araştırılmaya muhtaç daha başka höyük ve örenler de vardır. Bunların başlıcaları; Akburun, Yılan, Örentepe, Kuşluca, Eflatunpınar, Liz, Burun, Kaşaklı ve Gündoğdu höyükleri’dir. Bunların dışında henüz önemi kavranmamış veya gün yüzüne çıkmamış daha birçok höyüğün bulunma ihtimali vardır. 

Yukarıda adı geçen höyüklerden biri olan Kaşaklı höyüğü, Yeşildağ Kasabası yakınlarındadır. Beyşehir’in 27 km güneybatısında Beyşehir Gölü kenarında küçük bir höyüktür. 1951-1958 yılları arasında J. Melloot tarafından Konya ovası yüzey araştırmaları sırasında bulundu. Bu bölgeler geçmiş asıllarda yaşayan insanlığa ait bir yerleşme bölgesiydi. Bu yörede ek olarak, Beyşehir yakınlarında olan ve bugün Hüyük sınırları içinde kalmış bazı höyükleri saymak da mümkündür. Çavuş Kasabası yakınlarındaki Küçük Höyük bunlardan sadece biri olup burada bulunan eserlere değinmekte fayda vardır. Buluntular arasında tunç eserler, büyük bir çanak, kazan,iki adet kepçe, mızrak takımları ve seramik parçaları vardır. Küçük Höyük M.Ö 2000’den altıncı yüzyıla kadar iskan edilmiştir. Daha geç dönemine ait seramiğin çok az olmasının sebebini yerleşim yerinin değişmiş olmasında aramak lazımdır. Çukurkent Höyüğü’nde ise, ilkel silah ve çanak kalıntıları bulunmuştur. 

Türkiye Selçuklu Sultanı 2. Mesud 1124’te yöremize yönelik fetih hareketlerini yoğunlaştırmışlardır. Ankara’dan Eymür oymakları reisi akıncı Nureddin bin Madan Gazi, Beyşehir, Seydişehir, Şarkikarağaç ve Gelendost civarını fetihle görevlendirilmiştir. Beyşehir gölü ile Hoyran Gölü arasına yerleşen Eymür Türkmenleri bugünkü kasaba ve köyleri kurarak buralarda yeniden Türklüğü ihya etmişlerdir. Selçukluların 1176’da Bizans ordusu karşısında elde ettiği Miryokefalon Zaferi sonrası, Anadolu’nun Türk yurdu olması kesinleşmiş ve Beyşehir çevresine de Türkmenler hakim olmuştur. 

Anadolu’ya halen hakim olan Müslüman Türk varlığı köken itibarıyla Türkiye Selçuklularına dayanır. Onlar üzerinde yaşadığımız toprakların
fatihleri ve koruyucuları olarak bilinir. Beyşehir ve çevresi de 1075’ten sonra Türkiye Selçuklularının hakimiyet alanına dahil olmuştur. 13. yüzyılda ise hakimiyet kesinleşme aşamasına gelmiştir. 

Türkmenlerin Batı Anadolu’ya akınlar yapması Yuhannes’in 1120 yılında sefer yapmasına sebep olur. Bu, sefer sonunda Uluborlu ve Beyşehir gölü civarı yeniden Bizanslıların hakimiyetine geçer. Bu noktada, Türkler ile yerli gayrimüslim halkın güçlü bir iletişim köprüsü kurdukları görülür. Şöyle ki:
 
“1. Mesud idari alanda gösterdiği adaletle gayrimüslim dahi kendisine bağlanmıştır. Bundan rahatsız olan imparator Yuannis Kommenos, 1142’de Uluborlu’yu
Türkler’den kurtarmaya çalışırken, Beyşehir gölü adalarında oturan hristiyan halkı yurtlarından gemilerle taşıyarak ve zorla çıkarmıştır. Zira onlar, Türkler’le dostluk ediyor ve onlar gibi yaşamaya alışıyordu.” Peçenekler’in balkanlardan yaptıkları akınlar, imparatoru İstanbul’a dönmeye mecbur etmiştir. Bu gelişmeden de anlaşıldığı üzere Anadolu’da 1071 sonrasında başlayan fetih hareketleri 12. yüzyılın ikinci çeyreğine gelindiğinde, Beyşehir civarında da yoğunlaşır ve bu dönemde bölge Türk hakimiyetine girer. Sultan Alaeddin Keykubat döneminde, kültür ve imar faaliyetleri iyice canlanır.Buna paralel olarak Beyşehir’ de de Kubadabad Sarayı yapılır. Şöyle ki; “Sultan Konya’dan Antalya ve Alaiye arasında kış başlangıcı ve bahar dönüşü seyahatlerinde göl kenarında ve bir tepenin eteğinde inşa ettiği Kubad-adab şehri meyve ağaçları ve yeşillikleri, suları, havası ve gölün manzarası ile çok şirin bir yerdi. Bu güzel yer sultanında dikkatini çekti. Ve mimarlarına burada bir mamure yapmasını emretti. Ve az bir müddet içinde sultanın arzusuna göre bir saray yapıldı. Sultan her sene Akdeniz sahillerine gider ve oradan dönerken bir müddet burada yaşar; eğlenir ve dinlenirdi.” Sultan bu şehri yaptırdıktan sonra, bu toprakların saadeti ve umranı artmış, yeni vilayet kurulmuştur. Adalar, yarım adalar muhteşem kasırlarla süslenmiştir. Bundan sonra Kubadabat, Türkiye Selçukluları’nın ikinci derecede başkenti işlevini üstlenmiştir. 

1240’da Baba İshak İsyanı sırasında 2.Gıyaseddin Keyhusrev Kubadab’a kaçmış ve orada bir adada kalmıştır. Anadolu’da çok sevilen Mübarizeddin Armağan Şah’ı da isyan bastırmakla görevlendirmiştir. Armağan Şah Amasya’ya ulaşıp, isyanı bastırmış ve Baba İshak’ı öldürmüştür. Bunu öğrenen bazı Baba İshak yanlısı asiler Armağan Şah’ı şehit etmişlerdir. Dışarı şehirdeki en eski mahalle ve orada bulunan bir cami Armağan Şah’ın adını taşımakta olup bu eser Cuma Camii olarak bilinir. Gıyaseddin Keykubat devlet adamlarının birer birer ortadan kaldırılması ve sıranın kendisine gelmesi üzeine çok inandığı hassa kölesini gizlice Sivas Sülbaşısı Hüsamettin Karatay’a göndererek bu önemli meselenin çözümü için derhal gelmesi bildirilmiştir. Hüsamettin Karatay Kudabaadab’a giderken Saddetin Köpek saraydan ayrılırken kendisine hürmet gösterir durumda olanlar üzerine saldırmışlar. Bayraktar Togan kılıcı ile Saddetin’i öldürmüştür. 1258’de ise Sultan Keykavus Hülagü’nün gönderdiği elçileri Kubadaabad’da kabul etmiş ve terslemiştir. Bu olay Moğol zulmünün daha da artmasına yol açmıştır. Moğolların desteğini alarak sultan olan 4.Kılıçarslan, Türkmenlerin sert tepkisiyle karşı karşıya kalmıştır. Bu gelişmelere paralel olarak Beyşehir’de de Eşrefoğulları etkili olmaya başlamıştır. 

Bu arada 13. yüzyılda yaşamış tıp alimi Bey Hekim’in de Beyşehirli olduğu yönünde iddialarıda hatırlamakta fayda vardır. 

Osmanlılar ele geçirmek istedikleri beylikleri öncelikle çatışmaya girmeden diyalog yoluyla almaya çalışmışlardır. Bu siyaseti büyük ölçüde başarıyla uygulayan Osmanlıların Anadolu’daki en ciddi rakibi Karamanoğulları olmuştur. Bu sebepten olsa gerek Beyşehir, bu iki devlet arasında sık sık el değiştirmiştir. Osmanlıların yöreye yönelik ilk ciddi adım Sultan 1.Murat dönemine rast gelir. Sultan Muratbüyük oğlu Yıldırım Beyazıt ile Germiyan hükümdarı Süleyman Şah’ın kızı Devlet Hatun’un nişanları yapıldı ve az sonra da düğünleri oldu. Süleyman Şah, kızının çeyizi olarak; Kütahya, Tavşanlı, Emiz(Eğriöz), Simav şehir ve kasabalarını Osmanlılar’a terk etti. Sultan Murat oğlunun düğünü münasebeti ile davetli olan Hamitoğlu Hüseyin bey tarafından hediyelerle gönderilmiş olan elçiye Hüseyin Bey’e ait bazı yerleri kendisine satılmasını söylemiş ve Hamitoğlu’na da o yolda haber yollamıştı. Beyazıd’ın düğününden sonra Kütahya’ya gelen Sultan Murad’ın kendi üzerine geldiğini zanneden Hüseyin Bey, Akşehir, Yalvaç, Beyşehir, Seydişehir, Karaağaç ve rivayete göre Isparta’yı 80,000 altın mukabilinde sattı. Bu gelişme sonrası Beyşehir ilk kez Osmanlı hakimiyeti altına girmiş oldu. 


 
1. Murad’ın Rumeli’de fetihle meşgul olduğu bir sırada Karamanoğlu Alaeddin Bey Beyşehir’i ele geçirir. Buna çok kızan Sultan Murat Karamanoğulları üzerine yürür ve Konya Kalesi içinde Karaman kuvvetlerini sıkıştırır. Ancak 1. Murad’ın kızı ve Alaüddin Bey’in de eşi Melek Hatun babasından kocası adına af diler. Ayaklanmayı bastıran 1. Murat, kendi hakimiyetini kabul eden damadını bağışlar. Sultan Murad’ın 1389’da Kosova Savaşın’da şehadeti üzerine, Alaüddin bey yeniden Beyşehir’i ele geçirir. Bir süre sonra bölgeye gelen Yıldırım Beyazıt Beyşehir’i geri alır. Çarşamba Çayı sınır olmak üzere antlaşma yapılır ve bölgenin yönetimi Osmanlılara geçer. 

Timur istilası sonrası Karamanoğlu Nasiruddin Muhammet Bey, Bursa’ya kadar ilerlemiş ve şehri 1413’te ateşe vermiştir. 

Osmanlılar Kastamonu hakiminin oğlu Kasım Bey’in de yardımını temin ile Akşehir, Beyşehir ve Seydişehir’i geçerek Konya’da Karamanoğullarını yendiler. Bir süre sonra Karamanoğulları Beyşehir ve Seydişehir’e yeniden saldırır. Bu gelişme üzerine Anadolu Beylerbeyi Beyazıt Paşa sefere çıkar ve Karamanoğlu Mehmet Bey’i ele geçirir. Karamanoğulları 1428’de Macarlarla anlaşarak Osmanlı topraklarına yeniden saldırmış ve İbrahim Bey, Beyşehir’i işgal etmiştir. Bu gelişme üzerine harekete geçen 2.Murat 1437 baharında Karaman kuvvetlerini mağlup etti ve Beyşehir yeniden Osmanlı topraklarına dahil oldu. İbrahim Bey 1443’te Beyşehir’i tekrar ele geçirmek istediyse de 2.Murat’ın bölgeye gelmesi üzerine geri çekilmek zorunda kalır. 

Görüldüğü gibi Karamanoğulları beyliği Osmanlı devletini hep rahatsız etmiştir. Devletin sınırlarını batıya genişletmek isteyen 2. Mehmet deöncelikle anadoludaki bu meseleyi çözüme kavuşturmak istemiştir. 

2. Mehmet ordusuyla Akşehir ve Beyşehir üzerine geldiği zaman Karamanoğlu İbrahim Bey, Ermenek yakınlarındaki Taşeli’ne çekilmiştir.
Daha sonra da ulemadan Molla Veli adında birini oraya koyarak barış istemiştir. Ilgın sınır sayılarak; Akşehir, Beyşehir ve Seydişehir yeniden Osmanlı Devletine geçmiştir. Daha sonra Karamanoğlu İbrahim Bey ölmüş, iki oğlu Pir Ahmet ve İshak arasında taht mücadelesi başlamıştır. Gelişmeleri takip eden 2. Mehmet, Pir Ahmet Bey’e yardım eder, O da yapılan yardıma karşılık Akşehir ile Beyşehir’i ve Sıklanhisarıyla Ilgın taraflarını Osmanlılara bıraktılar. Bir süre sonra tarihe Eflatunpınar Savaşı olarak geçen yeni bir gelişme yaşanır. Yusuf Mirza komutasındaki Akkoyunlu kuvvetleriyle Karamanoğulları Karaman ilini aldıktan sonra Akşehir’e daha sonra Bolvadin’den geçip Beyşehir yakınlarındaki Kıreline gelmiştir. Burada Şehzade Mustafa ve Anadolu Beylerbeyi Davut Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu galip gelir. Yusuf Mirza yakalanır ama Pir Ahmet Bey kaçar ve Uzun Hasan’a sığınır. 

Yukarıda yaşanılan olaylara rağmen Karaman artık Osmanlı Devleti’nin eyaletlerinden biri konumuna gelmiştir.
Bu beyliğin tamamen ortadan kalkmasıyla birlikte Beyşehir de Karamanoğulları ve Osmanlılar arasında el değiştirmekten kurtulup, Osmanlı Devletine dahil olmuştur. 

Bu döneme dair üzerine durulması gereken bir diğer nokta da söz konusu mücadeleler bağlamından ve belki de başka bazı faktörlerin de katkısıyla bölgeden Rumeli’ne göç eden Türk aşiretleri ile ilgilidir. 2. Murad ve özellikle de Fatih zamanında; Karaman, Konya ve Ankara civarından giden bu insanları, Konya Türkleri adıyla anılan Türkler olduğu sanılmaktadır. İşte bu gelişmelerin bir parçası olarak Beyşehir çevresinden de Rumeli’ne gidenler olmuştur.Esasen bu meselede başlı başına bir araştırma konusudur. 

Coğrafi konum; fert, toplum ve devlet hayatını şekillendiren en etkili faktörlerden biridir. Beraberinde birçok avantaj veya dezavantajı da getirebilir. Beyşehir bu açıdan oldukça şanslı bir konuma sahiptir. 
 
İlçe, Batı Toroslar arasında yer alan, çukur alandadır. Bu çukurun büyük kesimini Beyşehir Gölü kaplar. Çukurluk gölün güneydoğusunda, Beyşehir ovası devam eder. Toroslar, batıdan ve güneybatıdan yüksek sarp dikliklerle ovaya inerler. Beyşehir’deki düzlük alanlar bozkırlar halinde uzanır. Çevredeki dağlar ise, ormanlarla kaplıdır. Topraklar verimlidir. 

Akdeniz Bölgesi’nin Göller Yöresinde yer alan Beyşehir, önemli bir geçit noktasında da bulunmaktadır. En güney ucu baz alındığı zaman Akdenize olan uzaklığı 65 km civarındadır. Bir set misali araya giren Toroslar, yöreye Akdeniz’den ayırmıştır. 

Doğusunda Konya, kuzeyinde Doğanhisar, Hüyük ve Ilgın, kuzeydoğusundan Derbent, kuzeybatısından Şarkiaraağaç ve Eğirdir, batısında Yenişarbademli, güneybatısından Sütçüler, güneyinden Derebucak ve güneydoğusundan Seydişehir ile çevrilidir. 

Ormanlarından gelen Kızıloğlu deresi, Huğlu tarafından gelen Hanboğazı deresi, Karaburun mevkiinden göle karışan Soğukpınar, Elze deresi, Üstünler Çayı, Kavak çayı, Yeşildağ civarından gelen Kuru Dere, Doğanbey civarından gelen Sarıöz Deresi ve Sadıkhacı’dan çıkan Eflatunpınar Çayı gibi küçük bazı akarsuları vardır. 

Yöredeki en önemli akarsu, Konya ovası sulama projesi’nin ana kaynağı niteliğindeki Çarşamba Çayı’dır. Akarsuyun Apa Barajı’na kadar olan kısmı Beyşehir Kanalı olarak bilinmektedir. Bozkır’ın Pınarcık Köyü yakınlarındaki Mavi Boğaz’ında kanala karışan bir bir çay dikkat çeker. Bozkır’ın güneyindeki dağlardan çıkan ve merkezinden de geçen bu çayın Beyşehir Kanalı’na adını verdiği düşünülebilir. 

Beyşehir Gölü sularını Konya Ovası’na Sulama Projesi çerçevesinde ovaya taşıyan kanalın uzunluğu 210 km civarındadır. Kurulurken 530.000 dekar alanı sulaması düşünülen kanal sayesinde, daha sonra 1.300.000 dekar alanı sulamak mümkün olmuştur. Ortalama su hacmi 2.790.000.000 m3 olan Beyşehir Gölünden kanal vasıtasıyla yılda 150 minyon m3 civarında su alınırken zaman içinde bu miktar arttırılmıştır. Gölden çıkan suyun büyük bölümü yolda kaybolduğu için Apa Barajı ve kanalı bakıma alınmıştır. Kanala 1994’ ten bu yana belirli bir program dahilinde su verilmektedir. 
 
Anamaslar üzerinde yer alan Karagöl bir krater gölü niteliği taşır. Yükseltisi 2500 m olup, 15 dekarlık alanı kaplar.
 
 
 
 
 
 
https://www.tccb.gov.tr/
https://www.icisleri.gov.tr/
https://www.turkiye.gov.tr/
https://www.cimer.gov.tr/
 
  • Resmi Gazete
  • Mevzuat Bilgi Sistemi
  • Kullanım ve Gizlilik
  • Bilgi Edinme Başvurusu
  • Kolluk Gözetim Komisyonu
Yeni Mahalle 41309 Sokak Eski Devlet Hastanesi Binası BEYŞEHİR / KONYA e-Posta : beysehir@icisleri.gov.tr
0332 512 18 18 - 0332 512 18 19
 
Sizlere daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerezlere yer veriyoruz 🍪 Çerez politikamız hakkında bilgi edinmek için tıklayınız